Cep telefonlarının sandığınız kadar faydalı aletler olmadığının ispatı Yeni Şafak'tan alınan aşağıdaki yazıda ortaya çıkıyor.
FEHMİ KORU
Sansürlenen yorum
Önceki gece garip bir şey oldu; Her akşam Kanal-7'de
yaptığımız 'günün yorumu', yayına bir yerlerden yapılan
elektronik müdahaleyle tam dört kez engellendi. Engellenen
yorumda, başka bir garip olaydan söz ediyordum. Uzun
kulakların sansürlediği yorumu ilginize sunuyorum.
Bazı hayati konular, eğer kendi başımıza
gelmiyorsa, ilgi alanımızın dışında kalıyor. İnsanoğlu
bu, kendi eline değene kadar ateşin yaktığını, boğulma
tehlikesi geçirene kadar suyun boğduğunu ciddiye almıyor
işte. Ben de, ne yalan söyleyeyim, dün akşam yaşadığım
olaya kadar, 'tele-kulak' denilen telefon dinleme uygulamasının
çirkinliğini bütün boyutlarıyla idrak edememiştim.
Dün akşam, bir yazar dostum ve kendisi gibi yazar olan
eşiyle birlikte, Ankara'nın son zamanlarda moda olan
kebapçılarından birindeydim. Tahmin edilebileceği üzere
konuşmalarımızın eksenini politika teşkil etti. Biraz da
gazetelerimiz üzerine mesleki dedikodular yaptık. İki saat
kadar süren sohbetli yemekten çıktığımda, cep telefonumdan
ulaşan bir dostum, bizim üçlü grubun kebapçının sakin bir
köşesinde yaptığı konuşmanın bütün ayrıntılarını
bana tekrarladı. Evinin telefonu çalmış ve ahizeden
konuşmalarımız ulaştırılmış. Kendisi de bir gazete
yöneticisi olan dostum ve eşi, önce, bir televizyon
programına katıldığımı ve duyduklarının oradaki
konuşmalar olduğunu sanmışlar, sonra gerçek kafalarına dank
etmiş: "Üç defa kapattım, dördüncü defa yeniden
bağlandı telefon dedi" o dostum; tam bir saat boyunca, bir
kaç kilometre ötedeki kebapçıda özgürce konuşan bizleri,
evlerindeki telefonla dinlemişler.
Belli ki, cep telefonlarımızın bir azizliği söz
konusu. Kişi başına düşen cep telefonu sayısında
dünyanın en ileri ülkelerinden biriyiz. Hemen hepimizin
elimizden düşmeyen cep telefonları mahremiyeti ortadan
kaldıran bir alet. En münasebetsiz yerlerde bile ulaşılabilir
haldeyiz artık. Mazeretler bütünüyle ortadan kalktı,
görüşmek istemediğimiz kişiyi atlatma imkanı müthiş
azaldı. Fakat bundan daha önemlisi, biz farketmeden, isteyene
bizi izleyebilme, o anda nerede olduğumuzu öğrenme fırsatı
veriyor cep telefonu sistemi. Daha dehşet verici yönü ise,
basit elektronik aletlerle, bütün konuşmaların dinlemeye
alınabilmesi. Dün gece benim başıma gelen bundan da öte bir
rezillik: Pasif halde duran, konuşulmayan cep telefonu,
gerektiğinde, dinleme cihazı haline de dönüşebiliyor.
Benim başıma geleni, dinlendiğim konusunda bilgim
olmasını isteyen 'dost bir görevli'nin uyarısı olarak kabul
ettim. Herhalde, asıl yapılan, konuşmalarımızın bir ana
dinleme merkezine yönlendirilmesiydi; ama dün gece, bana derhal
haber vereceği bilinen bir dostun evine yönlendirilmek
suretiyle, "Aman ha!" mesajı iletilmiş oldu. Beni
gizlice dinleyenlere şükran borcu duyacağımı hiç
düşünmezdim. Şimdi meraklardayım: Acaba, beni dinlemek için
yönlendirilen telefonun ücretini bana mı ödetecekler?
Türkiye uzun zamandan beri bir tele-kulaklar ülkesi.
Başka ülkelerde, istihbarat servislerinin epey seçici olarak
gerçekleştirdikleri gizlice dinleme bizde rutin bir uygulama.
Geçen akşam bir televizyon programında, ilgi alanı telefon
dinleme olduğu anlaşılan bir devlet görevlisi, "Öyle
herşeyi dinliyor değiliz, sadece kanundışıların
kanundışı işlerine dair konuşmalarıyla ilgiliyiz"
diyordu pişkince. Devletin çeşitli birimlerinin elinde, şu
anda dünyada mevcut en gelişkin cihazların bulunduğu
biliniyor.
ANAP lideri Mesut Yılmaz da, DYP lideri Tansu Çiller
de, muhalefet dönemlerinde, telefonlarının dinlendiğinden
şikayet etmişler, iktidara geldiklerinde ise şikayetlerini
unutmuşlardı. Devletin bir parçası haline dönüşüp dinleme
raporlarını masasının üzerinde bulanlar, mahremiyete
tecavüz keyfiyle, geçmişte kendi mahremiyetlerinin de
tecavüze uğradığını nedense unutuyorlar. Dinleme işleminin
yaygınlığını bilen devlet yetkililerinin bütün yaptığı
dinlemeye karşı tedbir almaktan ibaret. Ankara'da,
Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün, Genelkurmay başkanlığı ve
kuvvet komutanlıklarının önünden geçerken, askeri tesisler
civarında cep telefonları servis dışı kalıyor; bunun
sebebi, o bölgelerde alınan elektronik tedbirler.
Şu sıralarda patlayan skandal, telefon dinleme işinin
bayağı geniş bir özel sektör ilgisi haline
dönüştüğünü gösteriyor. Elektronik alanında uzmanlaşan
şirketler, bilgisayar ve uydu teknolojisini dinleme sektörü
haline getirmişler. Cep telefonlarının şifrelerini kırarak,
uydular aracılığıyla, istedikleri kişiyi dinleyebilen
şirketler var ülkemizde. Bu şirketlerin faaliyetlerinin
şantaj ve tehdide dönüştüğünü biliyoruz; acaba bu tür
yöntemleri, tele-kulak haline dönüşen devlet de kullanıyor
mu? Deşifre edilmiş telefon konuşmaları masa üzerine
konulduğunda, bir siyasetçi, bir bürokrat nasıl tepki
veriyor? Koalisyon oluşturmada ve bozmada, milletvekili ve bakan
istifa ettirmede, iş dünyasını dize getirmede cep
telefonlarının etkisi ne kadar acaba?
Benim başıma gelen, cep telefonunun dinleme cihazı
haline dönüşmesi olayı, cep telefonu hizmeti veren
firmaların "İmkansız" demeleri ve inkar etmeleri
üzerine, Amerikan Kongresi'nde kurulan bir komisyonun
çalışmaları sırasında yaşanmıştı ilk kez. O komisyona
tanık olarak çağrılan bir bilgisayar korsanı (hacker), kendi
elde ettiği şifreleri kullanarak, bir senatörün cep
telefonundan bir başka yere o esnada konuşulanları nakletmeyi
başardı. Bizde "Cep telefonları çok güvenlidir,
dinlenemez" yaveleri tekrarlanırken, Amerika, elimizdeki
aletin mahremiyet öldürücü etkisini biliyordu.
Teknolojik birer kulak haline dönüşen özel
girişimleri önlemek devletin görevi; mahremiyeti
çiğneyenlere göz açtırmamak gerekiyor. Ancak, devletin
kendisinin bir büyük kulak haline dönüşmesi karşısında
vatandaşlar olarak daha da çaresiziz. Her temasımızı, her
konuşmamızı, hatta sükutumuzu bile izleyen devlet, bireysel
aczimizi, kendisinin ise ne kadar güçlü olduğunu her an
gözümüze sokuyor. Devlet, ancak gücünü aşırı
kullanmadığı, vatandaşının özgürlüklerine ve
mahremiyetine asgari saygıyı gösterdiği sürece 'çağdaş'
sıfatını almaya hak kazanabilir.
Cep telefonunuz yoksa ulaşılabilme derdiniz var
elbette; ama galiba bizim gibiler için cep telefonunuz varsa
derdiniz daha da büyük.
koru@turnet.net.tr
21 Mayıs 1999 Cuma
Benim başıma geleni, dinlendiğim konusunda bilgim
olmasını isteyen 'dost bir görevli'nin uyarısı olarak kabul
ettim. Herhalde, asıl yapılan, konuşmalarımızın bir ana
dinleme merkezine yönlendirilmesiydi; ama dün gece, bana derhal
haber vereceği bilinen bir dostun evine yönlendirilmek
suretiyle, "Aman ha!" mesajı iletilmiş oldu. Beni
gizlice dinleyenlere şükran borcu duyacağımı hiç
düşünmezdim. Şimdi meraklardayım: Acaba, beni dinlemek için
yönlendirilen telefonun ücretini bana mı ödetecekler?